20081101

Wittgenstein "aslında konuşma dili her şeyi anlamaya ve anlatmaya yeterlidir"derken anlaşılabilmiş midir ?

Wittgenstein dünyayı zafere cok yaklaştırmıştı ama ne taraftar ne de yönetim, futbolu "ayak oyunları"ndan öte görmek istemiyordu!!!
Bu maç hep devam ediyor ;insanlıkspor ve töz gücü arasındaki mücadele... ikinci yarısından kesitler vereyim şimdi!
Hume ın" felsefe, mutlak bilgiyi ortaya cıkaramaz ama bilinen en eglenceli ve havalı yolu budur" atışıyla maç tekrar başladı!!!
Kaptan Kant güzel ortaladı "bilgi sadece dünyada ögrenilir ancak burada dogan ihtiyaca göre şekillenir.Deneyimlerimize güvenelim" maçı alırız ,demesiyle sahada oyuncularda oluşan umut dalgası taraftarların Meksika dalgası ile tam bir coşkuya dönüşüverdi !!Çok gecmedi hızlı cüce Hegel Kant dan aldıgı pasla ,yaşamın şart koşmaksızın akla yatkın cevapları bize sunabilecegini biliyorum, diyip sag ayagının içiyle golünü attı. lakin maç hala kazanılmamıştı!...
Kıskanç Schopenhauer -Hegel gol atıyorsa ben hasını atarım gazıyla ki sevmezdi onu-sol ateist kanattan süper depara kalktı.Müthiş bir top akrobasisi ile;yaşamın tadına alışan insan bu tadı korumak (ölmemek) için iradesizliğine yenilmeye razı gelir.Insan bu yüzden konuşurken sadece dileklerini seslendirir,dedi.Fakat ceza sahasında yediği çelmeyle düşünce (birazda kendini atıverdi aslında)hakem penaltıya hükmetti ..
Schopenhauer yalandan sedyeyle saha kenarına alınmış gizlice su içiyordu "cok kötü yaralandım kalkamam"numarasını sürdürmesi üzerine hem sagını hem de solunu cok iyi kullanan genc yetenek küçük Witti penaltı noktasına ilerledi. Topu düzeltti,sevdi okşadı, gerinerek koştu ve tam 90 a çaktı.
Magara adamı konuşabilseydi tüm varlıgımızı acıklayabilirdi cünkü onun yaşamı hayati ihtiyacları dışındaki isteklere ulaşmak degildi.O sadece yaşıyordu ! İnsan konuşurken niyetini (dilekleri,istekleri,siparişleri) budayabilirse o dil yetkin bir araç halini alır ve insanın ,varlıgını kavrayacak akla ulaşması mümkün olur, diyince nihayet insanoglu öne geçti!!!
O kendi zihninde bunun olabilecegini gördü,yeni kusursuz , saf bir dil yaratılabilecegini biliyordu.O bunu tek başına yaşadığı ıssızlıkta, tüm medeniyet etkilerinden uzakta saglamıştı...
-Eee sorunda bu yaa! Kim razı olur ?? kim gelir oralara üstad ??!...
Tabiki kimse o kadar uzakta bir sahaya ne oynamaya ne de maç izlemeye gitmedi ve bu koca insanlık yatırımı yandı heba oldu...
işte o zaman Heidegger yıldızlaştı...
(Almanların Ronaldinho filozofuydu kendisi ama malesef katı Alman futbolu onun fikirleri üzerine kurulmamıştır)
"O zaman fenomenler üzerinden konuşalım.Yaşamı fenomenlere yaklaştırıp yeni fenomenler dogurmasını saglayalım.Dilimiz bu olsun,Amin"dedi noktayı koydu ,7 numara Heidegger !...

Hiç yorum yok: